İSMAİL TÜRÜT VS. MERİÇ ERKAN
1-) DAYANIKLILIK:
İSMAİL TÜRÜT: Kiloları sayesinde yıkılması mümkün değil… İki Kule’nin tek bedende vücut bulmuş hali de denebilir. Onun dayanma gücüne ne Aysel Gürel, ne de çift kişilik karyolalar karşı koyabilmiştir. Üzerine atladı mı ne yay bırakır karşısındakinde, ne de kaş.
Bu kategoriden aldığı not: Yıldızlı 10.
MERİÇ ERKAN: Ekranlarda onun için 10 kaplan gücünde derler. Altından Ahu Tuğba’yı çektiklerinde bile bana mısın demedi. Hatta onu öldüremeyen magazin programları onu daha da güçlü kıldı. Yüzündeki sırıtma hiç eksik olmadığından dayanıklılığından ziyade karşısındakinin dayanıklılığını daha mühim konudur.
Bu kategoriden aldığı not: Yıldızsız 10.
2-) HÜCUM KUVVETİ:
İ.TÜRÜT: Belden aşağı vurmakta üstüne yoktur. Rakibini yere seremezse fatihalardan yasinlerden destek alır. Onlar da yetmezse artık Allah ne verdiyse onunla girişir. Etki alanının Tarabya sınırlarını aşıp Etiler dolaylarına ulaştığı tespit edilmiştir.
Notu: 10
MERİÇ E.: Rakiplerini zıplamasıyla afallatır, dansıyla un ufak eder. Hücum kuvveti daha çok kadınlarda etkisini gösterir. Ya da Meriç Erkan bize öyleymiş gibi göstermekte… Hücumlarının hiçbir zaman golle sonlanmaması ise gayet enteresan bir durumdur.
Notu: 7 buçuktan 7. (Orhan Gencebay usulü!)
3-) SAVUNMA MEKANİZMASI:
İ.TÜRÜT: En büyük savunma aracı çenesidir. Bir açıldı mı canlı yayın manlı yayın (hatta kanlı yayın bile) dayanmaz karşısında… Hücum ederken tüketmemişse; fatihaları, yasinleri de kalkan olarak kullanmakta çekinmez. “En iyi savunma hücumdur” lafını düstur edinmiştir.
Notu: Çiçekli 10. (Ebru Gündeş stili.)
MERİÇ E.: Geçtiğimiz yıllarda bir kız kardeşi vardı onunla her gün ekranlara çıkıp, abisini sonuna kadar savunan… Şimdilerde de “aile boyu” gözükse de, önceden kapağı açılmış olduğundan, biraz havası kaçmış durumda. (Müjde Ar’ın gazozunu kastetmiyorum.) Hele “Stir Me Up”ın çalmadığı mekânlardaysa savunma mekanizması yerle bir oluverir.
Notu: 6
4-) NELERDEN TAHRİK OLURLAR?
İ.TÜRÜT: Tarabya’dan başlayan tahrik olma kuşağı, zaman zaman Etiler’e de temas etmektedir. Azınlıklar onun “yumuşak” karnıdır. Bu yüzden o kaslarını geliştirmiş ve karnının “yumuşak” taraflarına vuruldukça tahrik olmaktan çok tahrik etmeye yönelmiştir. Davut Güloğlu’yla aralarında nasıl bir tahrik frekansı mevcuttur, henüz çözene rastlanmadı.
Notu: 8 buçuktan 9.
MERİÇ E.: Onu tahrik etmek için Hadise şarkıları çalmanız kâfi gelecektir. “Stir Me Up” şarkısından daha çok zaaf gösterdiği tek şey kameralardır. Kamerayı gözünün içine soksanız bile bana mısın demez, daha çok yok mu diye hayıflanır. Her ne kadar karşısına çıkan her kadından tahrik oluyormuş gibi görünse de, ne demiş Mazhar Alanson (yoksa Biricik Suden miydi?) “Çok kadın hiç kadındır.”
Notu: 8 buçuktan 8.
5-) KİMLERİ TAHRİK EDERLER?
İ.TÜRÜT: Kısaca “Aklı başında olan herkesi tahrik eder” deyip geçmek en iyisi.
Puanı: 10
MERİÇ E.: Ahu Tuğba, Ahu Tuğba’nın kendisinden sonraki “aşkını 70 milyonun önünde ilan eden”i Eser bey, Ahu Tuğba’nın kendisinden önceki “aşkını 70 milyonun önünde ilan eden”i Gökhan Bey, kendisinin Ahu Tuğba’dan önce aşkını ilan etmiş olduğu hanımefendiler, kendisinin Ahu Tuğba’dan sonra aşkını ilan etmiş olduğu hanımefendiler ve en önemlisi TV midavimleri… Puan Fevkaladenin fevkinde 10.
6-) TARAFTARLARI:
İ.TÜRÜT: Temeller, Dursunlar, ozanlar, arif olmadan ağzıyla kuş tutanlar, o ağızla tutulmuş kuşlar, börtüler, böcekler, yumuşamamış sertçeler, karyola yastık takımları…
Puanı: 2 buçuktan 1.
M.ERKAN: Başta Savaş Kalafat olmak üzere bilumum magazin ve sabah sabah kadın programı yapımcısı, gezen tilki, uçan kuş, maraba televole –kulakları çınlasın-, Hadise’nin plak şirketi…
Puanı: Sıfır nokta beşten 1.
7-) SANATÇI DURUŞU:
İ.TÜRÜT: Ekran dediğiniz adamı 50 (yazıyla elli) kilo fazla gösterdiğinden, onun duruşu da biraz ekranlara sığmayan cinsinden sayılır. Duruşu bir sanatçıdan ziyade karşısındakini güldüremeyen fıkra anlatıcılara daha çok benzer. Allahtan kendisi komik olduğundan durumu kurtarmaktadır. Özellikle, ön tarafı sarıya boyanmış saçlarıyla yıllar önce çektirdiği ‘yumuşak’ Etiler pozu, onun sanatçı duruşunu çok güzel ifade etmektedir.
Puanı: Sınıfta kalır…
MERİÇ E.: Ne sanatçısı?
Puanı: Ne puanı?
8-) GÜNDEM YARATMA KABİLİYETİ:
İ.TÜRÜT: Her yeni albümüyle nükseden bir yeteneği söz konusudur. Albüm yapmadığı vakitler fıkralarda oynayıp gündeme geldiği de gözlenmiştir. Ortada zaten yaratılmış, hatta çiğnene çiğnene sakız olmuş bir gündem söz konusuysa bile ona ters gelir, tırıs gider. Her daim sifonu çeken kendisi olmak ister.
Puanı: 9 buçuktan 10.
MERİÇ E.: İncir çekirdeklerini pek sever. Ortada incir çekirdeği bulamadığı takdirde çekirdeği olan her şeyin içini doldurmaya bayılır. Kamera gördüğü andan itibaren –ki zaten kameraları görmek için onları önceden çağırmış olur kendisi- gündemin adı odur. İlgi çekmek yolunda yeni numaralar öğrenmek için elindeki fıstıklarla sık sık hayvanat bahçesini ziyaret ettiği rivayet edilir.
Puanı: 9
9-) SON TAHLİLDE:
İ. TÜRÜT: Onda bu taktik zekâsı, arkasında da fatihlerle yasinler oldukça onu değil Meriç Erkan, Karadeniz’in tüm hamsileri birleşse yıkamaz. Yıksa bile en-boy eşitliğinden biz fark etmeyiz.
MERİÇ ERKAN: En büyük talihsizliği ilk turda bu yılın en güçlü adaylarından biriyle karşılaşması oldu. Yoksa onda ki bu hiperaktiflik olduğu sürece; ne 40 Satır işler ona ne de 40 katır…
10-) SONUÇ:
İ.Türüt sekiz kategoriden topladığı 60 puanla, 41 puanda kalan Meriç Erkan’ı daha ilk turda sildi süpürdü… Onun önüne çıkacak olanın vay haline!
Tıklarsan devamı var...
Monday, October 08, 2007
Friday, October 05, 2007
Reality-yarışmalar oldukça, televizyon eleştirmenleri konu sıkıntısı çekmez kardeşşim!
“Türkiye’de siyasetçiler oldukça, mizahçılar konu sıkıntısı çekmez” geyiğini hatırlarsınız. Gerçi, televizyonlardaki yetenek yarışmalarına katılıp da “Hadi yavrum bize bir taklit yap” dendiğinde hâlâ Zeki Alasya’nın Süleyman Demirel taklidini taklit eden komedyen adaylarını gördükçe, bu ‘geyik’in aslanlar tarafından suya götürülüp susuz getirildiğine kanaat getiriyorum ya neyse bugünkü konumuz bu değil. Ayrıca burada da değil? Peki nerede? İşte burada...
Thursday, October 04, 2007
Bugün haremlik-selamlık BBG, yarına inşallah türbanlısı
Wednesday, October 03, 2007
Kırk Satırlık Kifayetsiz Muhterislik Manifestosu
Kendinizi duygu, sanat ve yaratıcılığın merkezinde hissediyorsanız…
Duygusalsanız ve fantezilerin, hayallerin merkezi olarak görüyorsanız…
Özlemlerin, heyecanların, tutkuların enerji merkeziyseniz…
Başkalarıyla olan ilişkilerinizde sempati ve antipati duyguları büyük rol oynuyorsa…
Kendinizi cinsel heyecan ve tutkuların, haz ve zevk güdümlü davranışların
sevk merkezi sanıyorsanız…
Yaşamınızda duygusal karakter belirgin vasıf olarak öne çıkıyorsa, tutku içinde ömrünüzü tüketiyorsanız…
Mevki hırsınızın, yüksek konum arzularınızın prestij, ilgi, şöhret ve kendinize hayranlık duyulması tutkularınızın kökeninde cinsel çekicilik ve cinsel arzuların tatmini yatıyorsa…
Davranışlarınızı toplum şuuru belirliyor ve özgür davranamıyorsanız…
En önemli değerleriniz gurur, onore edilmek, değerli bilinmek, itibar görmek, gösterişli, üstün ve başarılı olmaksa…
Gururunuzu okşayanları en yakınınız olarak hissediyor, hele toplum içinde incitenleri düşmanınız belliyorsanız…
Arzularınız bedensel ya da maddi değil psikolojikse…
Duygusal tutkularınızı ele geçirmede size engel olarak gördüklerinizden nefret edip, size yardımcı olanları sevdiğinizi zannediyorsanız, sevgi sandığınız zevkin peşindeyseniz…
Yaşamınızda sadece duygusal olarak çekildiğiniz şeylerle ilgileniyor, yalnızca onları biliyor, sevmediğiniz, çekilmediğiniz şeyleri yok sayıyor ve onlarla asla ilgilenmiyor ve bilgilenmiyorsanız…
En önemli kararınız bile duygusal sempati ve antipatiden kaynaklanıyorsa…
Siz hadiselere değil, hadiseler size hükmediyorsa…
Var olan bağımlılıklarınız, istek ve beklentileriniz bilincinize hâkimse ve uyanık olduğunuz zamanın çoğunu burada ve şimdi durumlarınıza surat asmak ve onları protesto etmeye ayırıyorsanız…
Kısacası tanrının onlarla olmadığını ve sizin yanınızda yer aldığını düşünüyor ve bundan da büyük bir zevk alıyorsanız;
Siz de benim gibi bir kifayetsiz muhterissiniz!
Duygusalsanız ve fantezilerin, hayallerin merkezi olarak görüyorsanız…
Özlemlerin, heyecanların, tutkuların enerji merkeziyseniz…
Başkalarıyla olan ilişkilerinizde sempati ve antipati duyguları büyük rol oynuyorsa…
Kendinizi cinsel heyecan ve tutkuların, haz ve zevk güdümlü davranışların
sevk merkezi sanıyorsanız…
Yaşamınızda duygusal karakter belirgin vasıf olarak öne çıkıyorsa, tutku içinde ömrünüzü tüketiyorsanız…
Mevki hırsınızın, yüksek konum arzularınızın prestij, ilgi, şöhret ve kendinize hayranlık duyulması tutkularınızın kökeninde cinsel çekicilik ve cinsel arzuların tatmini yatıyorsa…
Davranışlarınızı toplum şuuru belirliyor ve özgür davranamıyorsanız…
En önemli değerleriniz gurur, onore edilmek, değerli bilinmek, itibar görmek, gösterişli, üstün ve başarılı olmaksa…
Gururunuzu okşayanları en yakınınız olarak hissediyor, hele toplum içinde incitenleri düşmanınız belliyorsanız…
Arzularınız bedensel ya da maddi değil psikolojikse…
Duygusal tutkularınızı ele geçirmede size engel olarak gördüklerinizden nefret edip, size yardımcı olanları sevdiğinizi zannediyorsanız, sevgi sandığınız zevkin peşindeyseniz…
Yaşamınızda sadece duygusal olarak çekildiğiniz şeylerle ilgileniyor, yalnızca onları biliyor, sevmediğiniz, çekilmediğiniz şeyleri yok sayıyor ve onlarla asla ilgilenmiyor ve bilgilenmiyorsanız…
En önemli kararınız bile duygusal sempati ve antipatiden kaynaklanıyorsa…
Siz hadiselere değil, hadiseler size hükmediyorsa…
Var olan bağımlılıklarınız, istek ve beklentileriniz bilincinize hâkimse ve uyanık olduğunuz zamanın çoğunu burada ve şimdi durumlarınıza surat asmak ve onları protesto etmeye ayırıyorsanız…
Kısacası tanrının onlarla olmadığını ve sizin yanınızda yer aldığını düşünüyor ve bundan da büyük bir zevk alıyorsanız;
Siz de benim gibi bir kifayetsiz muhterissiniz!
Subscribe to:
Posts (Atom)