İlk yazı olarak Billboard Türkiye dergisinin "Efsaneler" sayfasında yer alacak olan Beastie Boys yazımı koyuyorum buraya... Yazıyı buraya koyduğum günden bir hafta evvel grup Efes Pilsen One Festival kapsamında Parkorman'da bir konser verdi. Ben tabii ki gitmedim. Konserleri sevmem. Konserleri sevenleri de sevmem aslında. (Aman ne çok sevmediğim şey var bu dünyada... Say say bitmiyorlar.) Her neyse aşağıdaki yazıda benim laubali tavırlarımla karşılaşmayacaksınız merak etmeyin. Ama zevk alır mısınız? Hiç tahmin etmem. Artık kusura bakmayın, blog ziyaretçisi umduğunu değil bulduğunu okur. Aman okusun da, o da yeter adam olana. (Ben adam sayılır mıyım? Pek sanmıyorum, galiba beni tanıyanlar da aynı fikirde...)
Dünün yeni yetmeleri, bugünün profesörleri
Beastie Boys elemanları yola koyulduklarında ortada ne Eminem vardı, ne 50 Cent ne de Jay-Z... Run DMC’den aldıkları ilhamla (ve prodüktörleri Rick Rubin’le) rap bayrağını zirveye diken grubun yeni albümü daha önce de açılmış oldukları daha derin sularda yol alıyor. Yeni albümlerinde hip-hop’tan öte bir Beastie Boys var desek hani, yeridir...
The Mix-Up
Hip-hop’un rengi siyahtır, malûm. Kaderin cilvesine bakın ki Billboard listelerinde 1 numaraya çıkmış ilk 45’lik (Blondie’nin “Rapture”ı) gibi 1 numara olmayı başaran ilk albüm de siyahî sanatçılardan birine değil, üç beyaz delikanlıdan müteşekkil bir gruba ait. O grubun adı; Beastie Boys. Grup geçtiğimiz ay Efes Pilsen One Love Festival kapsamında ilk kez ülkemizde konser verdi, gidenleriniz olmuştur. Belki onlara artık birer delikanlı diyemeyiz ama orta yaşlarına henüz yeni adım attıkları da aşikar! Onları böylesine genç kılan şey müzikleri aslında. Yıllardır sürekli kendilerini kesip biçen, basma entariden sadrazam kavuğu yaratabilecek yetenekte adamlar onlar. O ilk yıllarında olduğu gibi otel odalarının altını üstüne getirmekten çok çabuk vazgeçtiler üstelik. Daima bir mesafe koydular kendileriyle müzik çarklarının arasına, müzikleriyse her daim kendilerine özgü bir “humour” taşıdı. İroniye yenilmezseniz hiçbir şeye yenilmezsiniz; kanıtı Beastie Boys.
“The Mix-Up” aslında Beastie Boys’un daha önce çok benzerini yapmış olduğu tarzda bir çalışma. Yaklaşık 10 yıl önce yayınladıkları “The In Sound From Way Out” gibi “full”enstrümantal bir albüm. Ama onlar Beastie Boys işte; asla aynı sularda oyalanmıyorlar. Zira ilkinde daha önce yayınlanmış şarkılarını yeniden yorumlamışlarken, bu kez “full” yeni şarkılara yer vermişler albümlerinde... 12 yeni şarkı bize gösteriyor ki; dünün afacanları çoktan günümüzün ustaları olmuşlar. Onlara hip-hop yapıyorlar da diyemeyiz, jazz yapıyorlar da... Funk da onları tam anlamıyla ifade etmez, rock da... Zira bütün bu tarzların ötesinde bir Beastie Boys var ki, sadece müzik yapıyor onlar. Çıkartılmamış şapka kaldıysa, lütfen onlar da havaya...
5 üzerinden 4
Licence Too Ill
Bir başlangıç albümü için bundan iyisi Şam’da kayısı. Hip-hop tarihinin Billboard Top 200’de 1 numaraya çıkan ilk rap albümü. Yaratıcılarının siyahi değil de üç beyaz bacaksız olması çok ilginç. Beastie Boys’tan önce sadece Run DMC vardı. Her ikisinden önce ve arkalarında ise uzun sakallı derviş kılıklı usta prodüktör Rick Rubin... Albümün kapağı da unutulmazlar arasında. Bakmayın o uçağın güzelliğine, devamı arkasını çevirdiğinizde...
The Billboard 200: 1 Numara
En baba şarkı: No Sleep ‘Till Brooklyn
Alternatif: Fight For Your Right
5 üzerinden 5
Hello Nasty
Yirmili yaşlarına varmadan daha ilk albümleriyle turnayı gözünden vuran Beastie Boys üçlüsü, yıllar geçtikçe duruldu, daha oturaklı ve daha artistik işler yapmaya başladı. “Hello Nasty” grubun kreatif yönlerini en iyi sergiledikleri albüm sayılır. Grubun en büyük hit’lerinden biri olan “Intergalactic”in yanı sıra “Remote Control” ve “Body Movin” gibi unutulmayan şarkılar bu albümde.
The Billboard 200: 1 Numara
En baba şarkı: Intergalactic
Alternatif: Super Disco Breakin’
5 üzerinden 5
Paul’s Boutique
“Paul’s Boutique” ticari açıdan fiyaskoyla sonuçlansa da yıllar içinde albüme büyük haksızlık yapıldığı konusunda herkes hem fikir hale geldi. Prodüktör koltuğunda bu kez Rick Rubin değilhenüz o günlerde kadri kıymeti bilinmemiş The Dust Brothers (Fight Club’ın müziklerini hazırlamadan yıllar yıllar evvel) var. Şimdilerde bir çok eleştirmene göre gelmiş geçmiş en güzel Beastie Boys albümü “Paul’s Boutique”...
The Billboard 200: 14 Numara
En baba şarkı: The Sound Of The Science
Alternatif: Looking Down The Barrel Of A Gun
5 üzerinden 5
Check Your Head
“Paul’s Boutique”in ilk albüme nazaran yerlerde sürünen satışına rağmen Beastie Boys doğru bildiği yoldan sapmadı. İçlerinden gelen neyse onu ortaya koymaya devam ettiler. “Check Your Head” onların ana caddedeki mücadelelerine geri dönüş albümü oldu. İlk albgümün sertliği, ikincisinin derinliği yerini bu albümde meltem rüzgarlarına bırakmış gibiydi. İddiasız kendi halinde bir albüm olarak yayınlandı ama seveni sanılandan çok oldu.
The Billboard 200: 10 Numara
En baba şarkı: Pass The Mic
Alternatif: Namaste
5 üzerinden 4
Ill Communication
“Licenced Too Ill”den sekiz yıl sonra grubu yeniden Billboard listelerinin zirvesine taşıyan albüm. İlki gibi içinde taşıdığı “Ill”i dinleyene bire bir geçirmek konusunda çok başarılı oldu. “Ill Communication” kadar rap’i soul’un ruhuyla, jazz’ın maviliğiyle, Latinler’in ritimleriyle böylesine harmanlayıp üzerine bir tutam da punk tozu döken bir çalışma hâlâ yapılmadı. Grubun “ustalık sınavı”nı bu albümleriyle birincilikle geçtikleri inkar edilemez.
The Billboard 200: 1 Numara
En baba şarkı: Sabatoge
Alternatif: Get It Together
5 üzerinden 4
Some Old Bullshit
Beastie Boys, Beastie Boys olmadan evvel neye benziyordu merak edenler için kel başa şimşir tarak! “Some Old Bullshit”, grubun 1982’de henüz çaylaklık günlerinde yayınladıkları EP’leri “Polly Wog Stew” ile bir yıl sonra çıkardıkları “Cookie Puss” adını taşıyan single’larından seçilen şarkıların ağırlıkta olduğu bir albüm. Grubun ilk günlerinde hip-hop’tan çok hardcore’a daha yakın durduğunun da belgesi...
The Billboard 200: 46 Numara
En baba şarkı: Riot Fight
Alternatif: Beastie Boys
5 üzerinden 3
The In Sound From Way Out
“The Mix-Up”ın kendisinden 11 yaş büyük abisi. Albümde grup son iki albümlerinden seçtikleri şarkıları sadece enstrümanlarıyla ve de hip-hop’tan ziyade funk, soul ve jazz’a daha yakın bir platformdan yorumluyorlar. İkinci albümlerinden itibaren grubun yanında yer alan ve prodüksiyonlara ortak imza atan Mark Ramos Nishita ya da nam-ı diğer Money Mark bu albümde de ağırlığını koymuş.
The Billboard 200: 45 Numara
En baba şarkı: Groove Holmes
Alternatif: Namaste
5 üzerinden 4
Root Down
10 şarkıdan oluşan uzunca bir EP ya da kısacık bir LP diyebiliriz “Root Down”a... Grubun 1995 Amerika turnesi öncesi dinleyicileri ısındırmak için yayınlandı sayılır. Üçü dışında tamamı live kayıtlardan oluşuyor. O üçü de zaten “Ill Communication”da yer alan “Root Down” şarkısının bir orijinal, iki de remix versiyonu. Grubun tırnağına bile razı olanlar dışında çok da sempatiyle karşılanmış sayılmaz.
The Billboard 200: 50 Numara
En baba şarkı: Root Down (Free Zone Mix)
Alternatif: Root Down (PP Balcon Mix)
5 üzerinden 3
En iyileriyle...
Beastie Boys bugüne kadar iki adet “best of” çalışması yayınladı. Bunların ilki Millenyum’dan hemen bir sene öncesi piyasaya çıkan THE SOUNDS OF SCIENCE 1999/ 5 üzerinden 5 CAPITOL (The Billboard 200’de 19 numara). İçinde 80 sayfalık bir kitapçığın da yer aldığı bu double albüm, grubu ilk kez dinleyecekler için hem doyurucu hem de son derece zihin açısı bir çalışma. Grubun ikinci “best of”u ise SOLID GOLD HITS 2005/ 5 üzerinden 4 CAPITOL (The Billboard 200’de 42 numara) oldu. İlkinde 42 parça yer alırken bu kez sadece 15 şarkıya yer verilmiş olması albümü zayıf kılıyor.
Son olarak...
Beastie Boys elemanları, 25 yıla varan kariyerlerinde sadece altı adet stüdyo albümü yayınladı. Bunlardan ikinci ve üçüncü albümler hariç hepsi The Billboard 200’de zirveye yerleşti. Debut albümlerinin 1 numara olmasının ardından geçen yaklaşık 20 yıla rağmen son albümleri TO THE BOROUGHS 2004/5 üzerinden 4 CAPITOL da aynı başarıyı yakaladı. Hip-hop gibi her gün binlerce ismin yarışa kalkıştığı bir kurtlar sofrasında bu kadar uzun süre dimdik ayakta kalmak çok fazla sanatçıya nasip olmuş bir başarı değil. Ticari başarılarının yanı sıra müziklerinden de hiçbir zaman taviz vermemeleri onları daha da güzel kılıyor.
Saturday, June 23, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment