Showing posts with label vefabirsemtadı. Show all posts
Showing posts with label vefabirsemtadı. Show all posts

Thursday, September 27, 2007

Öp beni öp beni öp... Doyasıya...


Ajda Pekkan'dan sonra sıra büyük olasılıkla Erol Büyükburç'a gelecek demiştim. O büyük olasılık gereği hakikaten de sıra Erol Büyükburç'un plak kapakları ve sinema afişlerine geldi. Nerede? Ah nerede vah nerede?

Wednesday, July 11, 2007

İnsanlığa bir hizmetim daha olsun! E daha ne olsun?

Yıllardır üzerinde çalıştığım halde, bizim yerli dizilerin senaryoları gibi bir arpa boyu yol alamadığım bir işim var. Yola koyulurken Türk Pop Müziği'nin 40 yılını plak kapaklarıyla, diskografilerle, cicili bicili hazırlamayı düşünüyordum. Sonra olay dallandı budaklandı, ben duruma hakim olamamaya başladım. İşin ucunu bıraktım. Hayatımdaki hiçbir değeri, sahip olduğum hiçbir marifetimi, nakde çevirmeyi beceremediğim gibi bunda da çuvalladım. Ama elimdeki malzeme de öylesine CD'lerde, PC'lerde kayıtlı duruyor hâlâ. Blog sayfası açınca ben de "bari o güzelim kapakları buraya koyayım da, meraklısı olursa gelir bir gün bulur nasıl olsa..." dedim. Ancak onları bu ana sayfaya koymak yerine Heyoo adını verdiğim bir yan blog daha açmak daha pratik geldi. Türk Pop Müziği'nden seçtiğim ilk isimse Ajda Pekkan oldu. Ajda Pekkan'ın kendisine 40 yıldır pek ısınamamış olsam da şarkılarını severim. Özellikle sözlerini Fikret Şeneş hanımefendinin yazmış olduklarını... Yakın çevrem iyi bilir; bir kaç yıl uğraşarak bütün Ajda 33'lüklerinin CD boyutunda bire bir yeniden yaratıp onları Ajda BOX Set haline getirmişliğim de vardır. Ajda Pekkan'dan sonra sıra büyük olasılıkla Erol Büyükburç'a gelecek. Onunla ilgili anılarımı da bir dahaki sefere bırakıyorum. Bırakıyorum ama bıraktıklarım size emanet artık. Döndüğümde bıraktığım yerde bulamazsam hesabı sizden sorarım.

Tuesday, July 03, 2007

Sevdiğim tek bir 'yar' var. O da Mesut Yar...

"Yar" kelimesine olan takık olduğumdan bahsetmiştim daha önceden. (Bahsettim... bahserrim... düşünün bakalım, hatırlayacaksınız...) İşte YAR kelimesini kullanmaktan hoşlandığım ender zamanlardan birine geldik: Mesut Yar arkadaşım duymuşsunuzdur, geçtiğimiz ay RTÜK tarafından Kanal 1'in başına getirildi. Kanal 1, hergün izlemeye doyamadığım "Bizim Evin Halleri" dizisine ev sahipliği yapmasından dolayı hayli önemli bir kanal benim için. Hani 100. bölümüne ulşatığında bitmesi için dualar ettiğimiz bazı diziler var ya; "Bizim Evin Halleri" TRT'deki bölümleri dahil neredeyse 1500. bölümüne gelmiş olsa da ben doyamıyorum ne hikmetse. Eski bölümleri her gün TRT 1 ve TRTINT'de çıkıyor karşıma, ikişer kez de Kanal 1'de yeni bölümleri dönüyor her Allahın günü... Ama ben ne zaman rast gelsem diziye mıhlanıp kalıyorum. Bu kadar mı doğal olur bir dizi, bu kadar mı gerçeklere uygun olur olaylar... Diziye emeği geçen herkese teşekkürler bu arada. Mesut'çuğum eminim bu dizinin kıymetini biliyordur ve hak ettiği özeni göstermeye devam edecektir. Mesut Yar'ın insanlara nasıl özen gösterdiğini, nasıl da incelikli bir insan olduğunu en iyi bilenlerden biri sayılırım. Kendisi 13 Aralık 2005 tarihli Vatan gazetesinin eki Gülümse'de benimle ilgili bazı tahminlerde bulunmuştu. Ancak benim beceriksizliğimi hiç göz önüne almamış olduğundan kehanetleri ne yazık ki boşa çıktı sayılır sevgili arkadaşımın... Her neyse Mesut Yar'ın Kanal 1'in başına gelmesi onu ekranlarda görmeye yazılı basında okumaya devam etmek isteyen benim gibi sevenlerine pek yaramadı sonuçta. Önce her sabah Star ekranlarında Türkiye'yi uyandırmaya, sonra da geçtiğimiz hafta sonunda Posta gazetesindeki TV yazılarına son verdi. Sevgili arkadaşım gazetedeki veda yazısında bile beni unutmamış, sağ olsun... Ama ben umutluyum; daha önce de kendisi "Bir daha asla TV eleştirmenliği yapmayacağım" demişti de geri dönmek zorunda kalınca ben de lafımı yapıştırmıştım "Bir daha asla asla deme" şeklinde... Umarım Mesut Yar, Kanal 1'de çok başarılı olur ve günü geldiğinde ait olduğu ekranların önüne ve kaleminin başına kendi isteğiyle geri döner. O güne kadar ben de ağzıma YAR kelimesini almam, bu da böyle biline!